Hikayenin geçtiği yerler: Dünyalılar'ın köyü, Kamp alanı,
Taş, Revir
Karakterler:
- · Clarke
- · Wells
- · Bellamy
- · Octavia
- · Glass
- · Paul
- · Clarke’ın Annesi
- · Max
- · Clarke’ın Babası
- · Felix
- · Eric
- · Graham
- · Luke
- · Rhodes
- · Soren
- · Çimen
Koloniciler ve Dünyalılar artık aynı kampta yaşıyorlardı.
Meclis kurulmuştu ve artık kararları üç kişi birlikte veriyordu. Eğer bir sorun olursa, seçim ile sorunun hangi şekilde çözülmesi gerektiğini anlıyorlardı. Hasat bayramı yaklaşıyordu ve kamptaki herkes
hazırlık yapıyordu. Yemekler, İçecekler hazırlanmıştı. Wells’in elleri
çatlamıştı ve yorulmuştu. Bellamy en iyi avcı olarak çok fazla hayvan vurmuştu
ve oldukça büyük bir stok yapmıştı.
Birkaç gün sonra Hasat bayramını kutlamak için bütün
yiyecekler çıkartılmıştı. Her şey yolunda gidiyordu ki bir anda açıklıkta bir
bomba patladı ve ardından beyaz giysili adamlar silahları ile kampa ateş etmeye
başladılar. Koloniden gelen muhafızlar hızlıca silah deposuna gitti. Hiçbir silah yerinde yoktu çünkü silahlar düşmanlardaydı. Herkes panik içinde
etrafta saklanacak bir yer ararken beyaz giysili adamlar bazı kişileri bayıltıp
kaçırdılar.
Bu savaş kamp alanında büyük bir zarara yol açtı. Eskiden
neredeyse bir köy gibi olan kamp alanı yerle bir olmuştu. Muhafızların kuleleri
yıkılmış, bazı evlerin duvarları mermi izleri ile dolmuştu. Max, Bellamy ve
Rhodes birlikte kaçırılan kişilerin izini sürüp onları tekrar geri getirmeyi
planlamışlardı ve bu iş için gönüllü kişilerin acilen yola çıkması gerektiğini
belirtmişlerdi. Kaçırılanlar arasında Wells, Felix, Octavia ve Glass vardı.
Gönüllüler ise Bellamy, Clarke, Luke, Paul ve iki dünyalı vardı. (Clarke
doktorluğu bildiği için katılmıştı). Bir beyaz giysili adamdan aldıkları silahı
en iyi keskin nişancı olan Luke’a verdiler ve altı kişilik kurtarma ekibi hızlı
bir şekilde hazırlanıp yola çıktı.
Arabalar ile kaçırılanlar uzun bir yolculuktan sonra Taş (Kamp alanına saldırı açan topluluğun kutsal binası.) adındaki büyük bir yapının içine girmişlerdi. Bu yapının içinde kaçırılan
kişileri bir geziye çıkardılar ardından erkek ve kız olarak ikiye ayrıldılar. Erkekler koşu antrenmanı yaparken kızlar ise temizlik ve yemek yapıyorlardı.
Taş’ı yöneten kişi Soren idi ve Glass ‘ı
kendisine yardımcısı olarak seçti ve ona Taş’ın kurallarından bahsetti.
Eşleşme töreni adında bir tören vardı ve bu törende herkesin bir eşi oluyordu.
Erkekler ise çok fazla antrenman yaptıktan sonra bir güven testinden
geçirilerek onlara bir rütbe veriliyordu veya geçemezlerse öldürülüyorlardı.
Uzun süredir iz süren Bellamy kardeşi Octavia’ya ulaşmak
için hiç yorulmadan yürüyordu fakat ekibin geri kalanı çok yorulmuştu ve
dinlenmek istiyorlardı. Gruba liderlik eden Bellamy herkesin isteği üzerine birkaç gece
kalabilecekleri bir yer aramaya gitti ve grup liderliğini yolun başından beri konuşan
Paul’a bıraktı. Bir süre sonra geri dönüp onları kalacakları yere götürdü ve
oraya kamp kurdular. Luke ve Bellamy birlikte taşı aramak için yola çıktılar.
Geri kalanlar da uyudu ve dinlendi. Luke ve Bellamy Taş’ı buldular ve içeriye
girebilecekleri bir yer aramaya başladılar. Gece çok bir şey gözükmediği için
sabah aramaya karar verdiler ve geri döndüler.
Taş’ta Çimen (Antrenör) Wells ve Graham ile iyi anlaşmaya
başlamıştı. Wells ve Graham'ın planı onlardan biri gibi gözüküp doğru zamanda
buradan kaçmaktı. O gün bir köyü yağmalamaya gideceklerdi. Ellerinde silahları
ile yola çıktılar. Vardıklarında inip Küçük bir evi araştırmaya giden Wells ve
Graham onları duyabilecek kimse olmadığından emin olduktan sonra Graham “Onları
öldürelim mi?” diye sordu. Wells daha zamanı değil dedi fakat Graham Çimen’e
ateş etti fakat mermiler isabet etmedi ve Çimen onu hızlı bir şekilde yakaladı.
Luke ve Bellamy tekrar Taş’a gittiler ve bir yol bulmaya
çalıştılar. Bellamy bir anda aşağıya düştü ve bir silah odası keşfetti. El
bombaları ve silahlar vardı. Yerdeki çuvalları alıp içine silahları ve el
bombalarını doldurdular. Ardından dışarıya çıkıp çuvalları çalıların arkasına
gizlediler. O sırada kamptakiler barışçıl bir şekilde içeriye nasıl
girebileceklerini düşünüyorlardı. Onlarla konuşmayı düşünen dünyalı denemek
için Taş’ın kapısına gitti ve Paul da gözcülük yapmak için Taş'ın yakınına gitti. Dünyalı
arkadaşlarını geri almaya çalışacaktı. Bu planı uygulamaya başladılar. Kampta
dört kişi kalmıştı.
Çimen Wells’ten Grahamın yaptığı suçu ödemesi için Graham’ı
öldürmesini istedi. Wells Graham ile konuştu ve Graham sonrasında intihar etti. (Çünkü Wells onu öldürmek istemiyordu). Çimen
Wells’e bir rütbe verdi ve ona "Sana artık güvenebiliriz." dedi. dedi. Bir sonraki gün eşleşme
töreni vardı ve Taş’ın kalbinde olacaktı. Wells kaçmanın zamanının geldiğini
düşünüyordu ve Glass’ı arıyordu. Sonunda Octavia’yı gördü ve ona kaçış
planından bahsetti. Octavia planı bütün kızlara anlattı ve Glass ile konuştu.
Wells ise tüm erkeklere anlattı. Wells işaret verecekti ve herkes çıkışa doğru
koşacaktı; çok kişilerdi ve herkesi öldüremezlerdi.
Dünyalı erkekten hala haber yoktu. Paul geri dönmüştü.
İçeridekiler için endişeleniyorlardı çünkü herkesin öldürülmüş olabileceğinden
korkuyorlardı. Clarke gidip bakmak istedi ve Paul’un gözetlediği yere gitti
fakat dünyalı erkeğin kafası bir çubuğa geçirilmişti ve mosmordu. Clarke
koşarak geri döndü ve gördüklerini anlattı. Bunun üzerine Paul dışında (Çünkü
Paul korkuyordu.)herkes silahların depolandığı çalılara koştu ve ardından Luke
içeriye nasıl gireceklerini anlattı. Taş'ın duvarında el bombalarının geçebileceği
boşluklar vardı ve el bombalarını oraya yerleştirdi. Ardından herkes hazırdı.
Luke işaret verdi ve el bombaları patlamaya başladı. Taş
yıkılacak gibiydi. Yapı çok eskiydi ve duvar hemen yıkıldı. O sırada eşleşme
töreni başlamak üzereydi ve patlama seslerini duyunca Wells işaret verdi ve
herkes kaçmaya başladı. Soren bir sütunun altında kaldı ve Glass’tan yardım
istedi herkes çıkışa koşuyordu ve Glass Soren ile bir süre bakıştıktan sonra
koşmaya başladı. Bellamy yapıya girdi ve bir koridordan geçti. Koridordan çok
fazla ses geliyordu ve bir anda insanları gören Bellamy donakaldı. Herkes
kaçmıştı; planları işe yaramıştı. Taş’taki askerlerin silahları yoktu.
Bellamy Wells’i gördü ve ona silahların yerini söyledi. Kaçaklar da
silahlandıktan sonra Clarke yaralı var mı diye etrafta geziniyordu.
Glass sonunda gözüktü ve “Soren Öldü!” diye bağırdı. Herkes
kaçmıştı ve Taş yıkılmıştı. Kaçanlar çok mutluydu ve çoğu kaçak Dünyalılar ve
Kolonicilerin kampına döndü. Kamp yeniden yapılmıştı ve kurtarma ekibi başarıya
ulaşmıştı. Yeni gelenler içinde evler yapılmaya başlandı ve sonunda güven
içinde olduklarını hissettiler.
SON