11 Eylül 2018 Salı

The 100 – İsyan (4. Kitap) / Kass Morgan (Daha sonra 1. 2. ve 3. kitaplar gelecektir.)


Hikayenin geçtiği yerler: Dünyalılar'ın köyü, Kamp alanı, Taş, Revir

Karakterler:
  • ·         Clarke
  • ·         Wells
  • ·         Bellamy
  • ·         Octavia
  • ·         Glass
  • ·         Paul
  • ·         Clarke’ın Annesi
  • ·         Max
  • ·         Clarke’ın Babası
  • ·         Felix
  • ·         Eric
  • ·         Graham
  • ·         Luke
  • ·         Rhodes
  • ·         Soren
  • ·         Çimen

Koloniciler ve Dünyalılar artık aynı kampta yaşıyorlardı. Meclis kurulmuştu ve artık kararları üç kişi birlikte veriyordu. Eğer bir sorun olursa, seçim ile sorunun hangi şekilde çözülmesi gerektiğini anlıyorlardı. Hasat bayramı yaklaşıyordu ve kamptaki herkes hazırlık yapıyordu. Yemekler, İçecekler hazırlanmıştı. Wells’in elleri çatlamıştı ve yorulmuştu. Bellamy en iyi avcı olarak çok fazla hayvan vurmuştu ve oldukça büyük bir stok yapmıştı.

Birkaç gün sonra Hasat bayramını kutlamak için bütün yiyecekler çıkartılmıştı. Her şey yolunda gidiyordu ki bir anda açıklıkta bir bomba patladı ve ardından beyaz giysili adamlar silahları ile kampa ateş etmeye başladılar. Koloniden gelen muhafızlar hızlıca silah deposuna gitti. Hiçbir silah yerinde yoktu çünkü silahlar düşmanlardaydı. Herkes panik içinde etrafta saklanacak bir yer ararken beyaz giysili adamlar bazı kişileri bayıltıp kaçırdılar.

Bu savaş kamp alanında büyük bir zarara yol açtı. Eskiden neredeyse bir köy gibi olan kamp alanı yerle bir olmuştu. Muhafızların kuleleri yıkılmış, bazı evlerin duvarları mermi izleri ile dolmuştu. Max, Bellamy ve Rhodes birlikte kaçırılan kişilerin izini sürüp onları tekrar geri getirmeyi planlamışlardı ve bu iş için gönüllü kişilerin acilen yola çıkması gerektiğini belirtmişlerdi. Kaçırılanlar arasında Wells, Felix, Octavia ve Glass vardı. Gönüllüler ise Bellamy, Clarke, Luke, Paul ve iki dünyalı vardı. (Clarke doktorluğu bildiği için katılmıştı). Bir beyaz giysili adamdan aldıkları silahı en iyi keskin nişancı olan Luke’a verdiler ve altı kişilik kurtarma ekibi hızlı bir şekilde hazırlanıp yola çıktı.

Arabalar ile kaçırılanlar uzun bir yolculuktan sonra Taş (Kamp alanına saldırı açan topluluğun kutsal binası.) adındaki büyük bir yapının içine girmişlerdi. Bu yapının içinde kaçırılan kişileri bir geziye çıkardılar ardından erkek ve kız olarak ikiye ayrıldılar. Erkekler koşu antrenmanı yaparken kızlar ise temizlik ve yemek yapıyorlardı. Taş’ı yöneten kişi Soren idi ve Glass ‘ı  kendisine yardımcısı olarak seçti ve ona Taş’ın kurallarından bahsetti. Eşleşme töreni adında bir tören vardı ve bu törende herkesin bir eşi oluyordu. Erkekler ise çok fazla antrenman yaptıktan sonra bir güven testinden geçirilerek onlara bir rütbe veriliyordu veya geçemezlerse öldürülüyorlardı.

Uzun süredir iz süren Bellamy kardeşi Octavia’ya ulaşmak için hiç yorulmadan yürüyordu fakat ekibin geri kalanı çok yorulmuştu ve dinlenmek istiyorlardı. Gruba liderlik eden Bellamy herkesin isteği üzerine birkaç gece kalabilecekleri bir yer aramaya gitti ve grup liderliğini yolun başından beri konuşan Paul’a bıraktı. Bir süre sonra geri dönüp onları kalacakları yere götürdü ve oraya kamp kurdular. Luke ve Bellamy birlikte taşı aramak için yola çıktılar. Geri kalanlar da uyudu ve dinlendi. Luke ve Bellamy Taş’ı buldular ve içeriye girebilecekleri bir yer aramaya başladılar. Gece çok bir şey gözükmediği için sabah aramaya karar verdiler ve geri döndüler.

Taş’ta Çimen (Antrenör) Wells ve Graham ile iyi anlaşmaya başlamıştı. Wells ve Graham'ın planı onlardan biri gibi gözüküp doğru zamanda buradan kaçmaktı. O gün bir köyü yağmalamaya gideceklerdi. Ellerinde silahları ile yola çıktılar. Vardıklarında inip Küçük bir evi araştırmaya giden Wells ve Graham onları duyabilecek kimse olmadığından emin olduktan sonra Graham “Onları öldürelim mi?” diye sordu. Wells daha zamanı değil dedi fakat Graham Çimen’e ateş etti fakat mermiler isabet etmedi ve Çimen onu hızlı bir şekilde yakaladı.

Luke ve Bellamy tekrar Taş’a gittiler ve bir yol bulmaya çalıştılar. Bellamy bir anda aşağıya düştü ve bir silah odası keşfetti. El bombaları ve silahlar vardı. Yerdeki çuvalları alıp içine silahları ve el bombalarını doldurdular. Ardından dışarıya çıkıp çuvalları çalıların arkasına gizlediler. O sırada kamptakiler barışçıl bir şekilde içeriye nasıl girebileceklerini düşünüyorlardı. Onlarla konuşmayı düşünen dünyalı denemek için Taş’ın kapısına gitti ve Paul da gözcülük yapmak için Taş'ın yakınına gitti. Dünyalı arkadaşlarını geri almaya çalışacaktı. Bu planı uygulamaya başladılar. Kampta dört kişi kalmıştı.

Çimen Wells’ten Grahamın yaptığı suçu ödemesi için Graham’ı öldürmesini istedi. Wells Graham ile konuştu ve Graham sonrasında intihar etti. (Çünkü Wells onu öldürmek istemiyordu). Çimen Wells’e bir rütbe verdi ve ona "Sana artık güvenebiliriz." dedi. dedi. Bir sonraki gün eşleşme töreni vardı ve Taş’ın kalbinde olacaktı. Wells kaçmanın zamanının geldiğini düşünüyordu ve Glass’ı arıyordu. Sonunda Octavia’yı gördü ve ona kaçış planından bahsetti. Octavia planı bütün kızlara anlattı ve Glass ile konuştu. Wells ise tüm erkeklere anlattı. Wells işaret verecekti ve herkes çıkışa doğru koşacaktı; çok kişilerdi ve herkesi öldüremezlerdi.

Dünyalı erkekten hala haber yoktu. Paul geri dönmüştü. İçeridekiler için endişeleniyorlardı çünkü herkesin öldürülmüş olabileceğinden korkuyorlardı. Clarke gidip bakmak istedi ve Paul’un gözetlediği yere gitti fakat dünyalı erkeğin kafası bir çubuğa geçirilmişti ve mosmordu. Clarke koşarak geri döndü ve gördüklerini anlattı. Bunun üzerine Paul dışında (Çünkü Paul korkuyordu.)herkes silahların depolandığı çalılara koştu ve ardından Luke içeriye nasıl gireceklerini anlattı. Taş'ın duvarında el bombalarının geçebileceği boşluklar vardı ve el bombalarını oraya yerleştirdi. Ardından herkes hazırdı.

Luke işaret verdi ve el bombaları patlamaya başladı. Taş yıkılacak gibiydi. Yapı çok eskiydi ve duvar hemen yıkıldı. O sırada eşleşme töreni başlamak üzereydi ve patlama seslerini duyunca Wells işaret verdi ve herkes kaçmaya başladı. Soren bir sütunun altında kaldı ve Glass’tan yardım istedi herkes çıkışa koşuyordu ve Glass Soren ile bir süre bakıştıktan sonra koşmaya başladı. Bellamy yapıya girdi ve bir koridordan geçti. Koridordan çok fazla ses geliyordu ve bir anda insanları gören Bellamy donakaldı. Herkes kaçmıştı; planları işe yaramıştı. Taş’taki askerlerin silahları yoktu. Bellamy Wells’i gördü ve ona silahların yerini söyledi. Kaçaklar da silahlandıktan sonra Clarke yaralı var mı diye etrafta geziniyordu.

Glass sonunda gözüktü ve “Soren Öldü!” diye bağırdı. Herkes kaçmıştı ve Taş yıkılmıştı. Kaçanlar çok mutluydu ve çoğu kaçak Dünyalılar ve Kolonicilerin kampına döndü. Kamp yeniden yapılmıştı ve kurtarma ekibi başarıya ulaşmıştı. Yeni gelenler içinde evler yapılmaya başlandı ve sonunda güven içinde olduklarını hissettiler.                                                                                                                                            
 SON